İSTANBUL
ANKARA
Prof. Dr. Kenan ÇELİK
07 Şubat 2013 /
Ekonomide durum zora mı girdi... Sat iki köprü olsun bitsin...
En azından yerel seçimlere kadar durumu idare ederiz.
Karadeniz bölgesinde ekonomi kötüye gittiğinde ne yapmak lazım...
Satılacak bir köprümüz bile yok ki. Mesala Zağanos köprüsünü satsak. Kaç para eder ki.
Devlet de teşvikleri kaldırdı.
Sanayi de yok. Örneğin en önemli sanayi tesisi çimento fabrikasıdır. Çevre kirliliği diyoruz, görüntü kirliliği diyoruz, gelişmiş ülkeler çimento üretimini ülkenin dışına atarken, bizim şehrin merkezinde olur mu diyoruz. Zamanı geldiğinde taşınacak, yani kapanacak.
Tonya’da da benzer bir durum var. Adı tereyağı, süt, peynir ile anılan bu ilçede artık doğa yok olacak. Çimento festivaline doğru gidilecek. Tonya’ya bu fabrika kurulmayacak belki de.
Bölge eğitim sektörü ile kalkınsın diyoruz. Bir taraftan da okullarda bölümleri kapatıyoruz. Bilim aşkına...
Sağlık sektörü ile kalkınma olsun diyoruz. Hastaneler zarar ediyor. Hastaneden işçi çıkarıyoruz... Hastaneleri kurtarmaya çalışıyoruz...
Tarım sektörü zaten demiyoruz ki. Fındığın başına gelenleri bir üretici olarak ben de izledikten sonra... Çay eh işte. Kaçakçılıkla mücadele ediyor. Kivi senede bir ay olacak. Sattın sattın, satamadın çürüyecek. Herkes ürettiği için fiyatları çok düştü. Bu bölgede tarım denildiğinde, fındık ve çay vardır. Alternatifi de yoktur.
Hayvancılık. Hobi haline geldi.
Bu bölge ekonomisi taze soğan ve marul üretme ile gitmeyeceğine göre ne yapmak lazım ki.
Turizm de bir varmış bir yokmuş. Potansiyeli varmış, kendisi bizim yüzümüzden yokmuş. Batum’daki turizm yatırımlarını iyi izlemek lazım. Orada yatırım arttıkça, turizm geliştikçe, Karadeniz bölgesi illeri artık mola yerleri haline gelecek. Havayolu taşımacılığı her geçen gün geliştiğine göre, bir gün mola yeri bile olamayacak. Demiryolu da yok zaten.
Ülke genelinde göstergeler iyi olabilir. Bölge bizi daha çok ilgilendirmeli.
Bir de şu inşaat sektörü olmasaydı, ne yapacaktık acaba...
Şu teşvik yasası olmasaydı ne yapacaktık. Artık yok. Yenisi çıkarılmazsa ne yapacağız. Aslında hep de teşvikle olmaz ki. Bu gün yenisi getirilse bile, bir gün mutlaka tamamı kaldırılacak..
Siz bakmayın Noel babanın emeklilik sonrası iş ayarlamak adına, yağcılık yapmak için otuz senede bir söylediklerine. Karadeniz bölgesindeki halk, birinci dereceden maaş almıyor, alanlar gibi yiyip göbek bağlayamıyor. Avantadan yemekler yiyemiyor. Yönetim kurullarına üye olup havadan para kazanamıyor. Döner sermayesi de yok. Ohhhh. Sana göre hava hoş. Tuzun kuru. Sana göre ekonomi uçtu uçtu. Ekonomi neye diyorsan artık.
Ne yapalım, biz de Zağanos köprüsünü mü satalım... Hatta Zağanos vadisini.
Mevcut durumumuza da çok şükür.
En azından yerel seçimlere kadar durumu idare ederiz.
Karadeniz bölgesinde ekonomi kötüye gittiğinde ne yapmak lazım...
Satılacak bir köprümüz bile yok ki. Mesala Zağanos köprüsünü satsak. Kaç para eder ki.
Devlet de teşvikleri kaldırdı.
Sanayi de yok. Örneğin en önemli sanayi tesisi çimento fabrikasıdır. Çevre kirliliği diyoruz, görüntü kirliliği diyoruz, gelişmiş ülkeler çimento üretimini ülkenin dışına atarken, bizim şehrin merkezinde olur mu diyoruz. Zamanı geldiğinde taşınacak, yani kapanacak.
Tonya’da da benzer bir durum var. Adı tereyağı, süt, peynir ile anılan bu ilçede artık doğa yok olacak. Çimento festivaline doğru gidilecek. Tonya’ya bu fabrika kurulmayacak belki de.
Bölge eğitim sektörü ile kalkınsın diyoruz. Bir taraftan da okullarda bölümleri kapatıyoruz. Bilim aşkına...
Sağlık sektörü ile kalkınma olsun diyoruz. Hastaneler zarar ediyor. Hastaneden işçi çıkarıyoruz... Hastaneleri kurtarmaya çalışıyoruz...
Tarım sektörü zaten demiyoruz ki. Fındığın başına gelenleri bir üretici olarak ben de izledikten sonra... Çay eh işte. Kaçakçılıkla mücadele ediyor. Kivi senede bir ay olacak. Sattın sattın, satamadın çürüyecek. Herkes ürettiği için fiyatları çok düştü. Bu bölgede tarım denildiğinde, fındık ve çay vardır. Alternatifi de yoktur.
Hayvancılık. Hobi haline geldi.
Bu bölge ekonomisi taze soğan ve marul üretme ile gitmeyeceğine göre ne yapmak lazım ki.
Turizm de bir varmış bir yokmuş. Potansiyeli varmış, kendisi bizim yüzümüzden yokmuş. Batum’daki turizm yatırımlarını iyi izlemek lazım. Orada yatırım arttıkça, turizm geliştikçe, Karadeniz bölgesi illeri artık mola yerleri haline gelecek. Havayolu taşımacılığı her geçen gün geliştiğine göre, bir gün mola yeri bile olamayacak. Demiryolu da yok zaten.
Ülke genelinde göstergeler iyi olabilir. Bölge bizi daha çok ilgilendirmeli.
Bir de şu inşaat sektörü olmasaydı, ne yapacaktık acaba...
Şu teşvik yasası olmasaydı ne yapacaktık. Artık yok. Yenisi çıkarılmazsa ne yapacağız. Aslında hep de teşvikle olmaz ki. Bu gün yenisi getirilse bile, bir gün mutlaka tamamı kaldırılacak..
Siz bakmayın Noel babanın emeklilik sonrası iş ayarlamak adına, yağcılık yapmak için otuz senede bir söylediklerine. Karadeniz bölgesindeki halk, birinci dereceden maaş almıyor, alanlar gibi yiyip göbek bağlayamıyor. Avantadan yemekler yiyemiyor. Yönetim kurullarına üye olup havadan para kazanamıyor. Döner sermayesi de yok. Ohhhh. Sana göre hava hoş. Tuzun kuru. Sana göre ekonomi uçtu uçtu. Ekonomi neye diyorsan artık.
Ne yapalım, biz de Zağanos köprüsünü mü satalım... Hatta Zağanos vadisini.
Mevcut durumumuza da çok şükür.
Bu Yazi 12676 Defa Okunmustur.
Facebook paylaş
Twitter paylaşYorumlar ( 0 ) Onay bekleyen ( 0 )
RSS 
Künye
